17 Şubat 2008 Pazar

Karlar düşer....

Yeniden çocuk olmak isterdim. Şimdikilerden zeka fışkırıyor. Sanki büyümüş de küçülmüşler gibi. Ama bizim çocukluğumuz gibi belki de doyasıya yaşayamıyorlar çocukluklarını. Farklı oyuncakları var, üretmiyorlar. İstanbul’ da çocuk olmak da zor. Doyasıya koşup oynayacakları bir yer yok.

Hatırlıyorum da yorgunluktan ölene kadar sokaktan eve gelmezdim. Annem balkondan seslendiği zaman beş dakika daha lütfen derdim. Kimi zaman top peşinde koştururdum, kimi zaman çok gürültü yapardık. Hatırlıyorum da eski apartmanda Ayşe teyze vardı, Allah rahmet eylesin. Top balkonuna değerse veya çok gürültü yaparsak hemen başlardı bağırmaya. Bende hep kızardım niye bizim oyun oynamamıza izin vermiyorlar diye. Şimdi alt komşunun kızı Zeynep var. Zaman zaman ben ona kızıyorum. Otur büyük insan gibi sohbet et, bilmediği şey yok bücürün. Ama şımardığı zaman hiç çekilmiyor. Yaramaz bir çocuğum olmasın derim hep ama sevimlilikleriyle kendilerini de affettiriyorlar.

Diz boyu kar yağardı o zamanlar. Sakin sakin, lapa lapa yağışını izlerdim camdan. Mahallenin bütün çocukları toplanır, kartopu oynardık. Ellerim donardı da oyunun tadından farketmezdim. Büyük bir kardan adam dikerdik sonra sokağın orta yerine. Zaten sokağın adı da büyük kartopu sokaktı. Özledim çocuk olmayı.

Şu an camdan dışarıyı izlemekteyim. Üniversite son sınıfta, hayat kaygısı içime düşmüş öylece dalıp gitmişim. Aklıma düştü çocukluğum, aldım kalemi elime….

Dışarda tipi var. Rüzgarın uğultusu sanki içerde gibi. Virüslerle başım dertte, boğazım hafiften ağrımakta. Saat gece yarısını geçti ve sokaklarda kimsecikler kalmadı. Bembeyaz, tertemiz bir saflığa bakıyorum. Tek bir ayak izi yok. Aslında en çok böyle tertemizken seviyorum onu. Bir çocuk kadar temiz ve safken. Üzerine basılıp çiğnenmemiş, belki deli deli esen rüzgarla oraya buraya savrulmakta ama konacağı yeri bulup çocukluğumun kirli şehrini temize bulamakta şimdi. Ruhumdaki çocuğu uyandırmakta.

Aklımdan geçen tek şey boylu boyunca uzanıp üzerine, bir kaç dakika da olsa çocuklar gibi şen olmak. Aklımın köşesindeki kaygıları, sorunları, üzüntüleri bir kenara bırakıp sadece beş dakika bile olsa kartopu oynamak. Yarın sabah uyandığımda ilk işim sokağa çıkıp biraz kartopu oynamak olacak. Şimdi ise yatma vakti.

İyi ki geldin kar, seni özlemiştik. İstanbul’ u temize boyadığın için, bir kaç dakikalığına bile olsa ruhumdaki çocuğu hatırlattığın için teşekkürler….

1 Şubat 2008 Cuma

The PCR SONG




Bayıldım. PCR üzerine artık bir şarkımız var. Yapanların eline sağlık.