24 Ağustos 2008 Pazar

Yaşam kadar gerçek, yaşamak gibi sahte öyle çok şey var ki yaralayan insanı…

Hayata çok hızlı bir dönüş yaptım. Tatilin verdiği bütün enerji sanki bir haftada uçtu gitti. Daha dönüşümün ilk gecesinde yüreğime bir ağrı asıldı ki sormayın gitsin. Sanki bir yarım can dostumda kaldı. Onla birlikte ağladı, onla birlikte yandı yüreğim. Bu arada bir de aklımı bir yerlerde bırakarak oradan oraya koşturdum durdum. İstanbul’ un deli sıcağında, tabana kuvvet, sırılsıklam olup koştum durdum. Saçma sapan insanlara laf anlatıp, ya da sanırım sıcak başlarına vurduğundan anlatamayıp, işleri her seferinde biraz sarpa sarıp koştum durdum. Sonunda hallettim ya yine de yoruldum. Bir ay boyunca dinginliğe biraz ulaşan ruhum, son bir haftada bir sene kadar yoruldu.
Aklımı her acıda bir yerlerde bırakıp, yüreğimin kırıkları biraz daha ağırlaşıp, bunların yanında her seferinde biraz daha güçlenerek ama biraz daha ağlamayı unutarak yaşayıp gidiyorum. Bu günlerde böyleyim ben, yas denen şiirdeyim.
Sözün kısası yaşam kadar gerçek ve yaşamak gibi sahte öyle çok şey var ki yaralayan insanı. Yüzümüzdeki tebessümlerin ardında olanları, içerdeki fırtınaları anlamak zor. Kendime bir dilekte bulunacak olursam, hayatımdaki boşlukların bir an önce son bulmasını diliyorum….
Herkese ise yüzleri için ufak da olsa bir gülümseme…
Belki o zaman acımız biraz olsun hafifler…….

7 Ağustos 2008 Perşembe

BOŞ GEZENİN BOŞ KALFASI

Şu an güzel bir tepede oturmuş denizi seyretmekte olan ben tam 1 aydır kendimi ıssız bir körfeze atmış, okulu yeni bitirmiş, işsiz bir mezun olarak tabiri caizse boş gezenin boş kalfalığını yapıyorum.
Aslına bakarsanız bu boş gezenlik uzun zamandır yorgun olan bedenime iyi de gelmedi değil. Bir kaç zamandır aradığım huzurun bir kısmı ruhumun bir kenarında kımıldanmakta. Öte yandan günler geçtikçe gelecek kaygısı da ufaktan kıpırdanmakta. Aşk deseniz, uzun zamandır paydosu verdim kalbime. Buranın ıssız tepelerinden yakamozu seyrederken, karanlık bir uçurumun dibinde kafamı göğe dikip baktığımda ömrü hayatımda hiç görmediğim kadar yıldızı gördüğümde ve yıldızlardan biri kayıp da beni uzak diyarlara götürdüğünde eskilerden bir kıvılcım çakar içimde, hatırlarım ya geçmişi, aşk ancak o kadar var şu günlerde ömrümde. Yeni bir filiz veremeyecek kadar derindi kesip attıklarım. Unutmak istedim, unutamadım….
Gelecek günler ne alır ne verir bilemem. Ruhumun bir yerinde iyi günlerin geleceği hissi var ya, bıraktım oluruna yuvarlanıp gidiyorum. Pek fazla insanın uğramadığı bu ıssız sahilden selam olsun dostlara. Ruhunuz için biraz huzur arıyorsanız, ılık bir akşam üzeri kendimi sahile vurduğum tepelerden birine sizi de beklerim…. Ah bir de rakı şişesinde balık olsam, o zaman değmeyin keyfime……..
Bir şarkı sözünün dediği gibi, RAKI-BALIK harikaydı kaptan, eline sağlık. Son bir kadeh dostlar için! Artık aramızda olmayan, inşallah onlarda mutludurlar….