23 Şubat 2009 Pazartesi

Nefes almak...

Elimde bir parça simit, eşlik eden düş sokağı sakinleri, yüzümü yalayan rüzgar ve çişeleyen yağmur. Epey zamandır bu kadar güzel bir simit yememiştim. Açtım, kendimi müziğe kaptırmış, sokağın ortasında sallana sallana yürümenin verdiği garip mutluluk duygusunun kollarına bırakmıştım kendimi. Yaşamak güzel şey azizim!
Elinde bir parça simitle, çocuklar gibi…
Aldığım her nefesin kıymetini hatırlamak güzel şey…

6 Şubat 2009 Cuma

KÜÇÜK ŞEYLER....

Ruhumun çalışmaktan yorulduğu uzun iş günlerinden sonra, işte tatilin ilk günü.

Gerçekten dinlenmeye ihtiyacım varmış. Bütün gün evden çıkasım gelmedi. Pijamalarımı çıkarmadan, saçımı başımı düzeltmeden. Sabah ezanından önce, tabiri caizse kargalar bile kahvaltı etmeden, mesaiye yetişmek üzere harıl harıl hazırlanan ben, bu sabah ezan okunurken uyanıp, yaşasın tatil diyerek kendimi tekrar uykunun kollarına bıraktım. Kalktığımda saat öğleni bulmuştu. Sucuklu yumurtanın buram buram kokusu ve annemin hadi çocuklar kahvaltı hazır sözleriyle güne başlamak = YAŞASIN GÜZEL BİR GÜN!

Beş aydır kitap okuyamamanın verdiği istekle, kahvaltıdan sonra biraz ortalığı toparlayıp aldım kitabı, uzandım yatağa. Fonda hafiften bir müzik. Gel keyfim gel!

Akşamüzeri koltuğa ayaklarımı uzatıp biraz televizyon karşısında tembellik yaptıktan sonra kitap okumaya devam ederken, belki ortamın getirdiği büyüyle, içimden fışkıran yazma dürtüsü sonucu aldım kalemi elime…
Okuduğum kitabın adı KÜÇÜK ŞEYLER. Şu an içimden taşan huzur ve mutluluğun sebebi de KÜÇÜK ŞEYLER!

Ortamın getirdiği büyü dedim ya hani, yıllardır çekmecede tozlu kapaklarının içinde duran, kiminin bantları sıkışmış, bozulmuş kasetlerimi çıkardım. Ortaokul-lise çağlarında yaptığım gibi oturup tamir ettim onları ve yılların eskitemediği dostum, hani çok yıllar önce gazete kuponlarından edinilen, neredeyse her evde bulunan ve epeydir sesini duymadığım kara teybe koydum bir tanesini. Grubun adı AYNA! Sanki ilk gençliğime döndüm.
Odanın içinde hafiften sarı bir ışık, oda loş ve perdeler açık! Karşımda şehrin titrek ışıkları! Bir çatı katı odası ve elimde kalem. Tıpkı eski günlerdeki gibi…
Küçük şeyler ve içimden taşan inanılmaz huzurla mutluluk…
İmdat kaset sarıyor! Neyseki kurtardım.
Nedense bu gece kalemi elimden bırakasım gelmiyor ama şehrin titrek ışıklarının huzurunda, kasedin tersini çevirip, kendimi içimdeki huzurun kollarına bırakmanın vaktidir…
KÜÇÜK ŞEYLER BUNLAR….