16 Mayıs 2009 Cumartesi

MSc

PHD

Patiently hoping for a degree
Protein has degraded
Paid half what! Deserve
Professorship? HAH! Dream on!
Please hire, Desperate!
Pipetting hand disease (İşte bu benim hastalığım )
Probably heavily in Debt
Parents have Doubts
Pound head on desk
Potential heavy Drinker
Permanent head damage! ( Yakında olacak)

İşte benimki de bu yukarda yazılanların Msc versiyonu. Parasız, pulsuz, her sabahın altısında kalkıp, İstanbul’un keşmekeşinde bir dolu yol gidip, sabah sekizde başlayan mesainin akşam kaçta biteceğini bile bilmeden bütün gün çalışmak… Hem de karşılığını hiç alamadan. Sekreter miyim? Amele mi? Öğrenci mi? Ben kimim?

Başlarken bir amacım vardı. Öğrendim ki bu çark döndükçe insan amaçlarını kaybediyor. Liseyi bitirmiş ama daha hesap makinasıyla bile toplama yapamayan insan mesai saati bittiğinde servisim gidecek diye çekip gidiyorken ve bu insan bile bir emek veriyor diye karşılığını alıyorken , ben bir maaş karşılığı hatta hayatıma getireceği bir sıfattan başka bir şeyi olmayan bu işte insanların karşılığını aldığı ama benim çalıştığım, soruyorum kendime neye yarayacak diye. Bu memlekette yanlış giden çok şey var.

Bazı şeyleri içine girmeden göremiyorsunuz ne yazık ki. İdeallerinizi, her basamakta karşınıza çıkan para kazanma gerekliliğine satmak zorunda kalmanız an meselesi. Kırmızı kar yağınca çıkacak kadro hikayesi bakalım daha ne kadar oyalanmamı sağlayacak…
Fazla stresliyim mazur görünüz. Memleket hayallerimi çaldıkça, rahatsızlığım artıyor. Konuşursam çok sert olacak. Amacımı kaybetmemek dileğini taşıyorum…..

Çat diye çatlamak üzereyim. Neresinden tutup da düzeleyim?
Ortağı olmuşum düzeneğin. HERKESİ BOĞASIM VAR!

Hiç yorum yok: